Artan Fiyatlar Davranışları Değiştirdi: Satın Almak Yerine Kiralama Trendi
Türkiye’de kiralama pazarı son beş yılda beş kat büyüdü. Artan fiyatlar, sosyal medya etkisi ve Z kuşağının mülkiyet yerine deneyimi tercih etmesi, kiralama ekonomisini hızla büyütüyor.
Alım gücündeki düşüş, yüksek fiyatlar ve statü arzusu, tüketicilerin satın almak yerine kiralama sistemine yönelmesine yol açtı.
Türkiye’de son beş yılda hızla büyüyen kiralama pazarı, artık yalnızca araç veya gayrimenkulle sınırlı değil; telefon, kahve makinesi, bebek arabası gibi ürünleri de kapsayan geniş bir yelpazeye yayıldı. Pazarın toplam büyüklüğü 6 milyar lirayı aşmış durumda.
"Yalnız ekonomik değil toplumsal dönüşüm"
Sosyolog Prof. Dr. Ebru Alkan, değişimin yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir dönüşüm olduğuna dikkat çekti:
"Türkiye’de mülkiyet uzun yıllar boyunca statüyle özdeşleşmişti. Ancak özellikle Z kuşağıyla birlikte bu anlayış değişiyor. Gençler ‘sahip olmadan da mutlu olabilirim’ düşüncesiyle hareket ediyor. Sosyal medyanın etkisiyle deneyim odaklı bir yaşam tarzı oluştu. Artık bir kahve makinesiyle latte yapmak veya son model drone denemek, sosyal kimlik performansına dönüştü."
"Kiralama hem ekonomik hem çevreci"
Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, bir kiralama şirketi yetkilisi, sistemin hem ekonomik hem de çevresel avantajlar sunduğunu belirtti:
"Kullanıcı ister bir hafta ister bir ay ürün kiralayabiliyor. Öğrenciler kısa süreli projeler için laptop kiralıyor, yeni evlenen çiftler ilk aylarında çamaşır makinesi kiralıyor. Bu sistem tüketicinin sürekli değişen teknolojiye kolay adapte olmasını sağlıyor ve israfı azaltıyor."
Tasarruf mu, zorunluluk mu?
Uzmanlara göre kiralama ekonomisi bir yandan sürdürülebilir tüketimi desteklerken, diğer yandan artan fiyatlar ve alım gücü kaybının da bir sonucu.
Bazı uzmanlar bu durumu "zorunluluktan doğan yenilik" olarak değerlendiriyor.